Pencereleri kapamak zorundayız.
- We have to close the windows.
En yakın tren istasyonu nerede?
- Where is the closest train station?
En yakın eczane nerede?
- Where's the closest drugstore?
Hesabımı kapatmak istiyorum.
- I want to close my account.
Sadece gözlerini kapatmak zorundasın.
- You have only to close your eyes.
Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
- Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Tom, ona daha yakından baktı.
- Tom took a closer look at it.
Tom, daha yakından bakmak için eğildi.
- Tom leaned down for a closer look.
Gözleri kapalı müzik dinledi.
- He listened to the music with his eyes closed.
Nagano'ya giden yol trafiğe kapalı.
- The road to Nagano is closed to traffic.
O, tam kapanmadan önce, o son dakikada dükkâna gitti.
- He went to the store at the last minute, just before it closed.
Sizden sonra kapıyı kapatın.
- Close the door after you.
Ben sana yaklaşmak istiyorum.
- I want to get closer to you.
O resmi daha iyi görmek için, biraz yaklaşmak istiyorum.
- In order to see that picture better, I want to get a little closer.
O sinekkaydı bir tıraştı.
- That was a close shave.
Havaalanı çevresindeki hava sahası geçici olarak kapatılmıştı.
- The airspace around the airport was closed temporarily.
Kapılar kapatılmıştı.
- The doors were closed.
O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
- He closed carefully the front door.
O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
- He wants to keep a close eye on the rules.
Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.
- It was very stuffy in that room with all the windows closed.
Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.
- Some railroads had to close down.
Saatler içinde, diğer bankaların çoğu kapanmak zorundaydı.
- Within hours, many of the other banks had to close.
Çok az sayıda samimi arkadaşı var.
- She has very few close friends.
Samimi arkadaşlar olarak, sorunlarımızı tartışmalıyız.
- As close friends, we must share our troubles.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Kapıyı kapatın, lütfen.
- Close the door, please.
Lütfen daha yakına gelme.
- Please don't come any closer.
Daha yakına gel ve bu resme bir göz at.
- Come closer and have a good look at this picture.
Seçim sonuçları son derece yakın.
- The election results were extremely close.
Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.
- Tom closed his eyes tightly and endured the pain.
O, onun arkasından kapıyı sıkıca kapattı.
- She closed the door tightly behind her.
Leyla dar görüşlü, kibirli bir kişidir.
- Layla is a close-minded arrogant person.
Leyla gerçekten dogmatik ve dar görüşlü bir kişidir.
- Layla is a really dogmatic and close-minded person.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
O, onun arkasından kapıyı sıkıca kapattı.
- She closed the door tightly behind her.
Tom'un ailesi sıkı fıkı ve sevgi doludur.
- Tom's family is close-knit and loving.
There is nothinge so close, that shall not be openned, and nothinge so hyd that shall not be knowen.
Jim was listening to headphones with his eyes closed.
law Of a corporation or other business entity, closely held.
He has closed the last two games for his team.
Is your house close?.
The runner in second place is closing the gap on the leader.
We owe them our thanks for bringing the project to a successful close.
close the session.
... come close to paying for $5 trillion in tax cuts and $2 trillion in additional military ...
... capable people never even come close to the 250 top colleges ...