Tom Mary'nin gereksiz yere ihtiyatlı olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks that Mary is being unnecessarily cautious.
Biz yeterince ihtiyatlı değildik.
- We weren't cautious enough.
Biz sadece tedbirli davranıyoruz.
- We're just being cautious.
Biz tedbirli davranıyoruz.
- We're being cautious.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
- Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
Dikkatli olmak istiyorum.
- I want to be cautious.
Dikkatli olmak zorundayız.
- We have to be cautious.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.