I agree with you to an extent.
Tom Mary'nin gereksiz yere ihtiyatlı olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks that Mary is being unnecessarily cautious.
Kolayca anlaşılması için bir cümle gereksiz yere karmaşık olmamalı.
- In order to be easily understood, a sentence should not be unnecessarily complicated.
The food provided was unnecessarily generous, especially for an Oxfam event.