Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.
- You can get it at the courthouse, the clerk added.
Bob cumartesi günü bakkalda bir kâtip olarak çalıştı.
- Bob worked as a clerk in the grocery store on Saturday.
Tom tezgahtara otuz dolar verdi.
- Tom gave the clerk thirty dollars.
Mağazanın müşterilere bakması için daha fazla tezgahtara ihtiyacı var.
- The store needs more clerks to wait on customers.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı .
- The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.
Babam bir banka memuru.
- My father is a bank clerk.
The law school graduate clerked for the supreme court judge for the summer.