Ben et yemeyen epeyce insan tanıyorum.
- I know quite a few people who don't eat meat.
Onun epeyce rekoru var.
- He has quite a few records.
Onun pek çok arkadaşı var.
- He has quite a few friends.
Aslında pek emin değilim.
- Actually, I'm not quite sure.
Oldukça büyük bir numara.
- It is quite a big number.
Bu dağlarda bulunan tuzlar ve mineraller oldukça farklıdır.
- The salts and minerals found in these mountains are quite diverse.
Ayı tamamen uysal ve ısırmaz.
- The bear is quite tame and doesn't bite.
Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
- He looked confident but his inner feelings were quite different.
Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
- He looked confident but his inner feelings were quite different.
Ayı tamamen uysal ve ısırmaz.
- The bear is quite tame and doesn't bite.
Tom sandalyeyi gayet rahat buldu.
- Tom found the chair quite comfortable.
Onun niçin sinirlendiği gayet açık.
- Why he got angry is quite clear.
O gerçekten hoş bir arkadaş fakat ondan hoşlanmıyorum.
- He's quite a nice fellow but I don't like him.
Ben, gerçekten ödeme için hazırım.
- I am quite ready for payment.
Sonuçtan tam olarak memnun değiliz.
- We are not quite satisfied with the result.
O tasarımcının adını tam olarak anlamadım.
- I didn't quite catch the name of that designer.
Bilgisayarlarla büsbütün evdedir.
- He is quite at home with computers.
Büsbütün hayal kırıklığı, biz hayallerimizin yok olduğunu gördük.
- Quite frustrated, we saw our dreams disappear.
Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar.
- They bought quite a few books.
Şiddetli yağmur bir hayli zarara yol açtı.
- The torrential rain did quite a bit of damage.
Quite marvelous? What was wrong with it?.