Onun epeyce rekoru var.
- He has quite a few records.
Epeyce yer ziyaret ettik.
- We visited quite a few places.
Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
- Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
Aslında pek emin değilim.
- Actually, I'm not quite sure.
Oldukça yorgun görünüyordu.
- He looked quite tired.
Bu dağlarda bulunan tuzlar ve mineraller oldukça farklıdır.
- The salts and minerals found in these mountains are quite diverse.
Ayı tamamen uysal ve ısırmaz.
- The bear is quite tame and doesn't bite.
Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.
- I don't quite agree with you.
Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.
- I don't quite agree with you.
Tom hâlâ oyunun kurallarını tamamen öğrenmemişti.
- Tom still hasn't quite learned the rules of the game.
Tom sandalyeyi gayet rahat buldu.
- Tom found the chair quite comfortable.
Onun niçin sinirlendiği gayet açık.
- Why he got angry is quite clear.
Ben, gerçekten ödeme için hazırım.
- I am quite ready for payment.
O gerçekten hoş bir arkadaş fakat ondan hoşlanmıyorum.
- He's quite a nice fellow but I don't like him.
O tasarımcının adını tam olarak anlamadım.
- I didn't quite catch the name of that designer.
Sonuçtan tam olarak memnun değiliz.
- We are not quite satisfied with the result.
Bilgisayarlarla büsbütün evdedir.
- He is quite at home with computers.
Büsbütün hayal kırıklığı, biz hayallerimizin yok olduğunu gördük.
- Quite frustrated, we saw our dreams disappear.
Bir hayli öğrenci bugün yok.
- Quite a few students are absent today.
Mademki Tom işsiz onun bir hayli boş zamanı var.
- Now that Tom is unemployed, he has quite a bit of free time.
In Lejeuneaceae vegetative branches normally originate from the basiscopic basal portion of a lateral segment half, as in the Radulaceae, and the associated leaves, therefore, are quite unmodified.