Sami, kendisinin Leyla'nın kırmızı taytını giyerken çekilmiş fotoğraflarını yayınladı.
- Sami posted photos of himself wearing Layla's red tights.
Bu adamlar tayt giyiyorlar.
- These men are wearing tights.
O külotlu çorap giyiyor.
- She's wearing tights.
Ben ona sıkıca sarıldım.
- I hugged her tightly.
Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.
- I always tie my shoes tightly before I go jogging.
Bu ayakkabılar çok dar. Acıtıyorlar.
- These shoes are too tight. They hurt.
Bu pantolonlar oldukça dar. Diğer bedenleri deneyebilir miyim?
- These jeans feel too tight. May I try on another size?
Tom gergin bir ip üzerinde dengesini sağlamaktadır.
- Tom is balancing on a tightrope.
Bir davul kadar gergindir.
- It's as tight as a drum.
Ben ona sıkıca sarıldım.
- I hugged her tightly.
İpi sıkıca tuttum böylece düşmedim.
- I held on to the rope tightly so I wouldn't fall.
Ben kemerimi sıkmak zorundayım.
- I have to tighten my belt.
Sadece kalkmadan oturmak zorunda olacağız.
- We'll just have to sit tight.
Sami, Leyla'nın taytını giyiyordu.
- Sami wore Layla's tights.
Sami, kendisinin Leyla'nın kırmızı taytını giyerken çekilmiş fotoğraflarını yayınladı.
- Sami posted photos of himself wearing Layla's red tights.
Ev ödemelerimizi yapmak için, kemerlerimizi sıkıştırmak zorunda kalacağız.
- To make our house payments, we're going to have to tighten our belts.
The mountain pass was made dangerous by its many tight corners.
We've grown tighter over the years.
That is one tight bicycle!.
Make sure the lid is closed tight.
We went drinking and got tight.
They flew in a tight formation.
Don't do that. That's tight.
I grew up in a poor neighborhood; money was very tight, but we made do.