Tom knows all the tricks of the trade.
- Tom ticaretin bütün hilelerini bilir.
The country is trying hard to make up for her trade deficit.
- Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo ile birlikte, Osaka bir ticaret merkezidir.
The soul of commerce is upright dealing.
- Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.
Tom said he wanted to go to business school.
- Tom ticaret okuluna gitmek istediğini söyledi.
I'm in Boston on business.
- Ticaret amacıyla Boston'dayım.
Did you know Tom was dealing drugs?
- Tom'un uyuşturucu ticareti yaptığını biliyor muydun?
The soul of commerce is upright dealing.
- Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.
A butcher deals in meat.
- Bir kasap et ticareti yapar.
He deals in furniture.
- O, mobilya ticareti yapar.
Many small business owners belong to a chamber of commerce.
- Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir.
Terrorists attacked the World Trade Center in New York City in 2001.
- Teröristler 2001 yılında New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'ne saldırdı.
Pangolins are said to be the world's most trafficked mammal.
- Karıncayiyenlerin dünyada en çok ticareti yapılan memeli olduğu söyleniyor.