Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.
- His appearance and behavior made me ashamed of him.
Tom içmeyi bırakmaya ve davranışını değiştirmeye karar verdi.
- Tom decided to stop drinking and reform his behavior.
Onun küstah tavırlarına dayanamadım.
- I couldn't put up with her arrogant behavior.
Onun kendini beğenmiş tavırları kırıcı.
- His smug behavior is offensive.
Bu hareketin, kadınların davranışları üzerine büyük bir etkisi vardı.
- This movement had a great impact on the behavior of women.