Ne pahasına olursa olsun onu satmazdım.
- I wouldn't sell that at any price.
Gerçek arkadaşlık paha biçilmezdir.
- True friendship is priceless.
Gerçek arkadaşlığın bedeli yoktur.
- True friendship is priceless.
Bedelini ödemek zorundasın.
- You have to pay the price.
Büyük mağazaları tercih ederim: fiyatlar daha düşüktür.
- I prefer department stores: the prices are lower.
İnsanlar genellikle yüksek fiyatlar hakkında şikayet ederler.
- People often complain about high prices.
Başımda işlemediğim bir cinayet için bir para ödülü var.
- There's a price on my head for a murder I didn't do.
Bir insan hayatı üzerine fiyat koymak zordur.
- It's difficult to put a price on a human life.
Herkesin bir fiyatı vardır.
- Everyone has his price.
Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.
- The multinational corporation lowered the price of several products.