Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.
- They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack.
Yeraltında yaşıyorlar.
- They live underground.
Tom arabasını bir metro park garajında parketti.
- Tom parked his car in an underground parking garage.
Tom, Westminster Metro İstasyonunda platformda durdu.
- Tom stood on the platform in Westminster Underground Station.
Bazıları kısmen yer altında evler yaptı.
- Some built houses partly underground.
Hollanda halk biliminde kabouterler yer altında yaşayan minik insanlardır.
- In Dutch folklore, kabouters are tiny people who live underground.
Yeraltında yaşıyorlar.
- They live underground.
Yeraltında yaşıyorlar.
- They live underground.
Yeraltı şehrinden kaçan atlet sen misin?
- Are you the runner who escaped the underground city?
O, yeraltı dünyasında aktifti.
- He was active in the underground.
These criminals operate through an underground network.
... It's been mostly really underground bands and deejays ...
... is now locked away underground as coal, ...