the two back seats facing one another on the outside of a stagecoach

listen to the pronunciation of the two back seats facing one another on the outside of a stagecoach
الإنجليزية - التركية

تعريف the two back seats facing one another on the outside of a stagecoach في الإنجليزية التركية القاموس.

basket
sepet

Her şeyi sepetime koy. - Put everything in my basket.

O bir sepet üzümü karıştırarak inceliyor. - She is picking over a basket of grapes.

basket
(basketbol) basket
basket
sele
basket
(basketbol) file
basket
sayı

Sepette çok az sayıda elma var. - There are few apples in the basket.

basket
basketbol topu

Sen bir basketbol topunu senin parmak ucunda döndürebilir misin? - Can you spin a basketball on your fingertip?

basket
{i} sepet örgüsünden yapılmış şey
basket
{i} zembil
basket
Sarhasia basket hilt eli muhafaza etmeye yarayan yarım küre şeklinde kafesli kılıç kabzası
basket
sepet dolusu

Tom eve kendi topladığı bir sepet dolusu erik getirdi. - Tom brought home a basket full of plums that he had picked himself.

Bir sepet dolusu mantar hasat etti. - He harvested a basketful of mushrooms.

basket
{i} basket
basket
basket fern eğreltiotu
basket
basket weave iki veya daha
basket
(isim) pota, sepet, küfe, zembil, basket; çember (basketbol), sepet örgüsünden yapılmış şey; sayı
basket
(Askeri) BALON SEPETİ: Bir balonun altında bulunan, yolcu ve safra taşımaya mahsus yer
basket
{i} çember (basketbol)
basket
spor sayı
basket
{i} sepet; küfe; zembil
الإنجليزية - الإنجليزية
basket
the two back seats facing one another on the outside of a stagecoach

    الواصلة

    the two back seats fac·ing one an·oth·er on the out·side of a stage·coach

    التركية النطق

    dhi tu bäk sits feysîng hwʌn ınʌdhır ôn dhi autsayd ıv ı steyckōç

    النطق

    /ᴛʜē ˈto͞o ˈbak ˈsēts ˈfāsəɴɢ ˈhwən əˈnəᴛʜər ˈôn ᴛʜē ˈoutˈsīd əv ə ˈstāʤˌkōʧ/ /ðiː ˈtuː ˈbæk ˈsiːts ˈfeɪsɪŋ ˈhwʌn əˈnʌðɜr ˈɔːn ðiː ˈaʊtˈsaɪd əv ə ˈsteɪʤˌkoʊʧ/
المفضلات