Fizik hakkında çok fazla bilgim yok.
- I don't have much knowledge of physics.
Seyahat, insanları bilgili yapar.
- Traveling makes people knowledgeable.
Bilimci son bilimsel bilgiler ışığında garip olayları açıkladı.
- The scientist explained the strange phenomena in the light of recent scientific knowledge.
Tek gerçek bilim, gerçeklerin bilgisidir.
- The only real science is the knowledge of facts.
Mary annesinden habersiz kek yaptı.
- Mary made a cake without her mother's knowledge.
Onun bilgisi ve tecrübesi var.
- He has knowledge and experience.
His library contained the accumulated knowledge of the Greeks and Romans.