the time that life continues

listen to the pronunciation of the time that life continues
الإنجليزية - التركية

تعريف the time that life continues في الإنجليزية التركية القاموس.

lifetime
{i} ömür

O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim. - If that woman will love me for who I am for a lifetime, I would marry her.

Bir insana bir balık verirsen onu bir gün beslersin. Bir insana balık tutmayı öğretirsen onu ömür boyu beslersin. - Give a man a fish and you feed him for a day. Teach a man to fish and you feed him for a lifetime.

lifetime
(Nükleer Bilimler) ortalama ömür,ömür
lifetime
{i} hayat

Hayatımda kominizme asla ulaşılmayacak. - Communism will never be reached in my lifetime.

Ay ve güneş mükemmel bir çizgi olduğunda buna tam tutulma denir.Bunlar çok nadirdir.Çoğu kişi hayatları boyunca bir tane görür. - When the Moon and Sun are in a perfect line, it is called a total eclipse. These are very rare. Most people only see one in their lifetime.

lifetime
(Askeri) ömür süresi
lifetime
(Tıp) yaşam boyunca
lifetime
ömür boyu

O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim. - If that woman will love me for who I am for a lifetime, I would marry her.

Bu bir ömür boyu şanstır. - This is the chance of a lifetime.

lifetime
bir ömür boyu

Tom bana bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi. - Tom gave me enough soap to last a lifetime.

Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur. - You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.

lifetime
(sıfat) ömür boyu süren
lifetime
{i} yaşam
lifetime
hayat müddeti
lifetime
yaşam süresi
lifetime
{s} ömür boyu süren

Bu, bir ömür boyu süren fırsattır. - This is the opportunity of a lifetime.

الإنجليزية - الإنجليزية
lifetime
the time that life continues

    التركية النطق

    dhi taym dhıt layf kıntînyuz

    النطق

    /ᴛʜē ˈtīm ᴛʜət ˈlīf kənˈtənyo͞oz/ /ðiː ˈtaɪm ðət ˈlaɪf kənˈtɪnjuːz/
المفضلات