İşimi bitirdikten sonra bürodan ayrıldım.
- Having finished my work, I left the office.
İyi bir sonuç için iki tabaka boya uygula.
- Apply two coats of the paint for a good finish.
Bitiş çizgisini en son geçen oydu.
- She was the last to cross the finishing line.
Tom bitiş çizgisini geçerken sıcak ve yorgun görünüyordu.
- Tom looked hot and tired as he crossed the finish line.
Tom evi bitirmek için ne kadar çok paraya ihtiyacı olacağını hesaplıyor.
- Tom is estimating how much money he'll need to finish the house.
Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.
- It is utterly impossible to finish the work within a month.
Raporla işim bitmek üzere.
- I'm just about finished with the report.
Burada işimiz neredeyse bitmek üzere.
- We're just about finished here.
Tom tabloya birkaç son rötuşları ekledi.
- Tom added a few finishing touches to the painting.
Ben şimdi son rötuşları yapıyorum.
- I'm adding the finishing touches now.
Yet they did not pretend to be members of ‘the quality’, the people of fashion, the cosmopolitan beau monde or the ton, although they were not above harping on their exalted acquaintances among the nobility or the antiquity of their lineage when they saw fit.