the style or technique with which one plays a musical instrument

listen to the pronunciation of the style or technique with which one plays a musical instrument
الإنجليزية - التركية

تعريف the style or technique with which one plays a musical instrument في الإنجليزية التركية القاموس.

touch
{f} dokunmak

Küçük çocuklar her şeye dokunmak ister. - Little children like to touch everything.

Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum. - When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.

touch
tesir etmek
touch
aldatmak
touch
{i} az bir derece/miktar: He has a touch of fever. Azıcık ateşi var. There's a touch a sore spot/point hassas bir konuya/noktaya dokunmak
touch
{f} incitmek
touch
{f} yetmek
touch
{f} teğet geçmek
touch
{i} dokunuş

Benim soğuk bir dokunuşum var. Bu çok kötü. - I've a touch of a cold. That's too bad.

touch
elleme
touch
az bir derece/miktar
touch
kıyaslanmak
touch
elini sürmek
touch
eline su dökmek
touch
taç
touch
kullanmak
touch
bahsetmek
touch
(Tıp) Tuşe
touch
sözünü etmek
touch
çalmak
touch
{i} temas

O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti. - He confessed in court that he was in touch with racist groups.

Ben seninle temas kuracağım. - I will get in touch with you.

الإنجليزية - الإنجليزية
touch

He performed one of Ravel's piano concertos with a wonderfully light and playful touch.

the style or technique with which one plays a musical instrument

    الواصلة

    the style or tech·nique with which one plays a mu·si·cal in·stru·ment

    التركية النطق

    dhi stayl ır teknik wîdh hwîç hwʌn pleyz ı myuzîkıl înstrımınt

    النطق

    /ᴛʜē ˈstīl ər tekˈnēk wəᴛʜ ˈhwəʧ ˈhwən ˈplāz ə ˈmyo͞ozəkəl ˈənstrəmənt/ /ðiː ˈstaɪl ɜr tɛkˈniːk wɪð ˈhwɪʧ ˈhwʌn ˈpleɪz ə ˈmjuːzɪkəl ˈɪnstrəmənt/
المفضلات