the state of being dazed; as, he was in a daze

listen to the pronunciation of the state of being dazed; as, he was in a daze
الإنجليزية - التركية

تعريف the state of being dazed; as, he was in a daze في الإنجليزية التركية القاموس.

daze
şaşkın

Hey,teslimat tarihine az zaman kaldı,biliyor musun?Etrafta şaşkın şaşkın gezmeyi bırak. - Hey, there's no time left till the deadline, you know? Stop hanging around in a daze!

Ben New York'a ilk gittiğimde, bir şaşkınlık içindeydim. - When I first got to New York, I was in a daze.

daze
kamaştırmak
daze
serseme çevirmek
daze
hayret
daze
{f} göz kamaştır
daze
{i} sersem bir hal, sersemlik
daze
{f} şaşırtmak
daze
{i} şaşkınlık

Ben New York'a ilk gittiğimde, bir şaşkınlık içindeydim. - When I first got to New York, I was in a daze.

Tom hâlâ şaşkınlık içinde. - Tom is still in a daze.

daze
{f} sersemletmek
daze
sersemlet
daze
{i} sersemlik
daze
{f} büyülemek
daze
{f} afallatmak
daze
{f} sersemletmek, sersem etmek, serseme çevirmek
daze
sersemlemiş durum
daze
şaşkınlık dazed yarı şuursuz
الإنجليزية - الإنجليزية
daze
the state of being dazed; as, he was in a daze
المفضلات