Onun mektubunu yanıtlamak zorundayım.
- I have to answer his letter.
Bütün soruları yanıtlamak zorunda mıyım?
- Do I have to answer all of the questions?
Çabucak cevap vermek zorunda değilsin.
- You don't have to answer quickly.
O, telefona cevap vermek için kalktı.
- She got up to answer the phone.
Cevabınız tatmin edici olmaktan uzaktır.
- Your answer is far from satisfactory.
Onun cevabı tatmin edici olmaktan uzaktı.
- His answer was far from satisfactory.
Ben mektupların hiçbirini yanıtlamadım.
- I answered neither of the letters.
Soruyu kolaylıkla yanıtlaması bizi şaşırttı.
- The ease with which he answered the question surprised us.
İngilizce yanıt vermek zorunda mıyım?
- Do I have to answer in English?
Çok kibarsın diye Willie yanıtladı.
- That's very nice of you, Willie answered.
Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.
- She knows better than to answer back to him.
Köpek John adına karşılık veriyor.
- The dog answers to the name John.