O, pijamasının üstüne kaftan giydi.
- He wore a robe over his pajamas.
Papa kırmızı elbisesi ile göründü.
- The pope appeared in his red robe.
Mary pembe elbisesiyle oturma odasını gezdi.
- Mary walked through the living room in her pink robe.
Mary siyah bir giysi giyiyordu.
- Mary was wearing a black robe.
Yeşil bir bornoz giyiyor.
- She is wearing a green robe.
Uzun elbiseler giymişti.
- He was wearing long robes.