Onu yapmaman için çok sayıda sebepler var.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
Onların bir ideali sabahları kalkmak için bir sebepleri yok.
- They lack an ideal, a reason to get up in the morning.
Gitmiyorum.çünkü,diğer nedenler arasında,param yok.
- I am not going, because, among other reasons, I don't have money.
Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- There is no reason why he should resign.
Gerekçelerini anlamam gerekiyor.
- I need to understand your reasons.
Üvey annemle hiç tartışmadım veya o bana gerekçeler vermedi.
- I never argued with my stepmother, nor she gave me the reasons.
Bu akıl yürütme gerçekten delice.
- This reasoning is really insane.
Bu akıl yürütme ile ilgili temel bir hatadır.
- This is an elementary error of reasoning.
Önerin mantıklı görünüyor.
- Your suggestion seems reasonable.
Mantıklı olmaya çalışıyorum.
- I'm trying to be reasonable.
Tom ve Mary'nin niçin evlenmemeleri gerektiği hakkında herhangi bir sebep düşünebiliyor musun?
- Can you think of any reason why Tom and Mary shouldn't get married?
Onu yapmaman için çok sayıda sebepler var.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
Bu akıl yürütme gerçekten delice.
- This reasoning is really insane.
Bu akıl yürütme ile ilgili temel bir hatadır.
- This is an elementary error of reasoning.
Gençliğinin bittiğini düşünmek için iyi bir nedenin olabilir.
- You may have good reason to think that your youth is over.
Bir sarhoşu ikna etmeye çalışmak imkansızdır.
- It's impossible to reason with a drunk.
Tom başka ne için oraya giderdi?
- Why else would Tom go there?
Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to find a reason to stay.
Söylediği gerekçeyi anlamak zor.
- The reason which he gave is hard to understand.
Onu niçin uygulamamam gerektiğinin sebebini anlamıyorum.
- I see no reason why I shouldn't put it into practice.
Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to find a reason to stay.
İlerde bunu tartışmak için sebep olmadığını anlıyorum.
- I see no reason to discuss it further.
Kötü niyetli dedikodular orman yangını gibi yayılır.Sanırım kötü haber tez yayılır demelerinin nedeni budur.
- Malicious gossip spreads like wildfire. I guess that's why they say bad news travels fast.
Onu niye yapmadığını anlamaya çalışıyorum.
- I'm trying to understand why you didn't do it.
Dün niçin sınıfta yoktun?
- Why did you absent yourself from class yesterday?
Siz beyler niçin öyle öfkelisiniz?
- Why are you guys so angry?
Neden bankı kırmızıya boyadın?
- Why did you paint the bank red?
Neden bankı kırmızıya boyadın?
- Why did you paint the bench red?
Tom still hasn't told me the reason why he isn't going to do that.
- Tom still hasn't told me the reason why he's not going to do that.
Why did he come here?
- What is the reason why he came here?
And the specific distinction between man and beast is now, strictly speaking, no longer reason (the lumen naturale of the human animal) but science….
to reason out the causes of the librations of the moon'''.
to reason down a passion.
I reasoned the matter with my friend.
proof, more or less decisive, for an opinion or a conclusion.
I was promised, on a time, To have reason for my rhyme.
... of mental gymnastic exercise that says, "Well, I can trust my reason, I can trust my senses." ...
... That's frankly been the reason for television's survival and ...