Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti.
- Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.
Onu yapman için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to do that.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
- Rebel forces prepared to fight.
Amerikan kuvvetleri geri çekildi.
- American forces were withdrawn.
Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
- In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
Durdurulamayan bir güç sabit bir cismi vurursa ne olur?
- What happens when an unstoppable force hits an unmovable object?
Bu kanun hâlâ yürürlükte mi?
- Is that law still in force?
Onlar geri yürürlükte olacak.
- They will be back in force.
Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı.
- She forced him to eat his vegetables.
Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.
- Public pressure forced the army to act.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.