the product of the mass of an object times its acceleration

listen to the pronunciation of the product of the mass of an object times its acceleration
الإنجليزية - التركية

تعريف the product of the mass of an object times its acceleration في الإنجليزية التركية القاموس.

force
zorlamak

Gitmen için seni zorlamak istemiyorum. - I don't want to force you to go.

Linda Dan'ı onunla evlenmeye zorlamak için asılsız gebelik iddialarında bulundu. - Linda made false claims of pregnancy to force Dan to marry her.

force
{f} baskı yapmak
force
{i} kuvvet

Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı. - Tom is a retired air force major.

İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı. - Rebel forces prepared to fight.

force
{i} güç

Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü. - Japanese forces marched into Burma.

Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu. - At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.

force
{f} sıkıştırmak
force
{i} kudret
force
{i} şiddet
force
{i} yürürlük

Onlar geri yürürlükte olacak. - They will be back in force.

Bu kanun hâlâ yürürlükte mi? - Is that law still in force?

force
angarya
force
(Politika, Siyaset) yasadışı şiddet
force
baskı

Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı. - She forced him to eat his vegetables.

Adımı imzalamam için bana baskı yapıldı. - I was forced to sign my name.

force
(ısı vererek bitkiyi) vaktinden önce olgunlaştırmak
force
inandırma gücü
force
{i} yığın
force
{f} ırzına geçmek
force
tazyik
force
{i} etki

İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir. - Persuasion is often more effectual than force.

force
fors majör
الإنجليزية - الإنجليزية
force
the product of the mass of an object times its acceleration

    الواصلة

    the prod·uct of the Mass of an ob·ject times its ac·cel·e·ra·tion

    التركية النطق

    dhi prädıkt ıv dhi mäs ıv ın ıbcekt taymz îts äkselıreyşın

    النطق

    /ᴛʜē ˈprädəkt əv ᴛʜē ˈmas əv ən əbˈʤekt ˈtīmz əts ˌakˌselərˈāsʜən/ /ðiː ˈprɑːdəkt əv ðiː ˈmæs əv ən əbˈʤɛkt ˈtaɪmz ɪts ˌækˌsɛlɜrˈeɪʃən/
المفضلات