Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

the probability of a specified outcome

listen to the pronunciation of the probability of a specified outcome
الإنجليزية - التركية

تعريف the probability of a specified outcome في الإنجليزية التركية القاموس.

odds
{i} olasılık

Bu kitap kahramanın aşılmaz olasılıkları fethettiğini görür ve günü kurtarır. - This book sees the protagonist conquer insurmountable odds and save the day.

Olasılıklar benim aleyhimeydi. - The odds were against me.

likelihood
{i} ihtimal

Büyük bir ihtimalle, bu ders kitabını kullanırsan, giriş sınavını geçeceksin. - In all likelihood, you will pass the entrance exam if you use this textbook.

Onun gelme ihtimali var mı? - Is there any likelihood of his coming?

likelihood
{i} olası olma
likelihood
olabilirlik
likelihood
olasılık

Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı. - Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.

Büyük olasılıkla, bir hafta uzak kalacaklar. - In all likelihood, they'll be away for a week.

likeliness
uygunluk
odds
şans
likelihood
(Askeri) (~PROBABILITY) OLASILIK
odds
(isim) fark, üstünlük, avantaj, olasılık, şans, ihtimal, kavga, anlaşmazlık
odds
at odds araları açık
odds
{i} üstünlük
odds
zayıf tarafa verilen üstünlük
odds
{i} ihtimal

O, ihtimalleri yendi ve başarılı oldu. - He beat the odds and was successful.

Tom ihtimallerin farkındadır. - Tom is well aware of the odds.

odds
i., çoğ. ihtimal: The odds are very much in our favor. Başarı ihtimalimiz yüksek. The odds are against us. Başarı ihtimalimiz düşük
الإنجليزية - الإنجليزية
likelihood
likeliness
odds
the probability of a specified outcome

    الواصلة

    the prob·a·bi·li·ty of a spe·ci·fied out·come

    التركية النطق

    dhi präbıbîlıti ıv ı spesıfayd autkʌm

    النطق

    /ᴛʜē ˌpräbəˈbələtē əv ə ˈspesəˌfīd ˈoutˌkəm/ /ðiː ˌprɑːbəˈbɪlətiː əv ə ˈspɛsəˌfaɪd ˈaʊtˌkʌm/
المفضلات