the present time or moment; the present

listen to the pronunciation of the present time or moment; the present
الإنجليزية - التركية

تعريف the present time or moment; the present في الإنجليزية التركية القاموس.

now
şimdi

Toplantıyı şimdi başlatalım mı? - Shall we start the meeting now?

O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif. - It's good now; neither too heavy nor too light.

now
şu aralar
now
şu tapta
now
şu anda

Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız? - Are you ready to order now?

Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim. - I just bet you were thinking something perverse just now.

now
hemen

Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir fakat sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'i ziyaret etmeye gitmeliyiz. - It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.

O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz. - He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.

now
{i} şu an

Şu an sadece ısınıyorum. - I am only warming up now.

Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir. - Long skirts are out of fashion now.

now
acilen
now
conj. mademki
now
halen

Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz. - Even now, we still doubt that he is the real murderer.

now
zaman zaman

Tom zaman zaman Mary'den haber alır. - Tom hears from Mary every now and then.

Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var. - Even now there are occasional aftershocks.

now
öylenow this
now
now that bazen biri bazen öteki
now
şimdiki zaman
now
bağlaç
now
(zarf) şimdi, şu anda, halen, acilen, hemen, derhal
now
(bağlaç) mademki, dığından
now
now and then ara sıra
now
argo günümüze uygun
the present time
halihazır
الإنجليزية - الإنجليزية
now
the present time
{n} now
the present time or moment; the present
المفضلات