the physical body of a specified individual

listen to the pronunciation of the physical body of a specified individual
الإنجليزية - التركية

تعريف the physical body of a specified individual في الإنجليزية التركية القاموس.

person
{i} şahıs

Tom kötü bir şahıs değil. - Tom isn't a bad person.

Hiçbir şey bir şahıs olmak kadar zor değil. - Nothing is as difficult as becoming a person.

person
{i} kişi

Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım. - I bought a new personal computer yesterday.

Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur. - Weight increase is the easiest method for personal development.

person
{i} tip

Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor. - Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.

Ken öfkesini kolayca kaybeden insan tipi değildir. - Ken is not the type of person who loses his temper easily.

person
{i} birey

Bir bireyin sevgisini kabul et. - Accept a person's love.

Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir. - AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.

person
merdüm
person
kişilik

Yoshio kişilik olarak annesine ve görünüş olarak babasına benziyor. - Yoshio resembles his mother in personality and his father in appearance.

Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler. - Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.

person
adam

Yaşlı adam odasında öldü. - The old person died in their room.

Donald Trump ünlü bir iş adamıdır. - Donald Trump is a famous business person.

person
kimse

Kimse paranın çoğunu katkıda bulunan kişinin Tom olduğunu bilmiyordu. - Nobody knew that Tom was the person who contributed most of the money.

Duygulu bir kimseyim, bilirsin. - I am a sensitive person, you know.

person
insan

O iyi bir insan değil. - He is not a good person.

Ben dürüst bir insanım. - I am an honest person.

person
bizzat

Onunla bizzat konuşmalısın. - You must talk to her in person.

Ben sadece bizzat öldürdüğüm ve parçaladığım hayvanlardan et yerim. - I only eat meat from animals that I have personally killed and butchered.

person
{i} dilb. şahıs
person
{i} karakter [tiy.]
person
adam kişi
person
in person şahsen
person
{i} zat
person
kanuni hakları ve vecibeleri olan şahıs veya grup
person
{i} beden
الإنجليزية - الإنجليزية
person
The physical body
Ara
the physical body of a specified individual

    الواصلة

    the phys·i·cal bo·dy of a spe·ci·fied in·di·vi·du·al

    التركية النطق

    dhi fîzîkıl bädi ıv ı spesıfayd îndıvîcıwıl

    النطق

    /ᴛʜē ˈfəzəkəl ˈbädē əv ə ˈspesəˌfīd ˌəndəˈvəʤəwəl/ /ðiː ˈfɪzɪkəl ˈbɑːdiː əv ə ˈspɛsəˌfaɪd ˌɪndəˈvɪʤəwəl/
المفضلات