Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Pek çok alanda, az yiyecek vardı ve halk açtı.
- In many areas, there was little food and the people were hungry.
Halk Kasım ayında oy verdi.
- The people voted in November.
Almanlar tutumlu bir millettir.
- Germans are a frugal people.
Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir.
- Social networking sites are dangerous for people under 13.
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.
- Some young Japanese people prefer being single to being married.
Amerikalılar demokratik bir ulustur.
- The Americans are a democratic people.
Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
- According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Dünyada birçok insan açtır.
- Many people in the world are hungry.
Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.
- A crowd of people gathered around the speaker.
Kalabalık bir insan grubu toplandı.
- A large crowd of people gathered.
Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.
- Generosity is innate in some people.
Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar.
- Tom does impersonations of famous people.
İnsanları çikolatanın vanilya olduğuna ne kadar ikna etmeye çalışırsan çalış, o hala çikolata, kendini ve başka birilerini vanilya olduğuna ikna etmeyi becerebilsen de.
- No matter how much you try to convince people that chocolate is vanilla, it'll still be chocolate, even though you may manage to convince yourself and a few others that it's vanilla.
Belki birilerine sormalısın ve diğer insanların ne düşündüğünü anlamalısın.
- Maybe you should ask around and see what other people think.
Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
- There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi.
- No one is sure how many people died.
Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
- Only a few people showed up on time.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
- If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
Tom insanların herkesin önünde yemek yememeleri gerektiğini düşünüyor.
- Tom thinks people shouldn't eat in public.
Sami insanları ellerinden gelenin en iyisini yapmaya itti.
- Sami pushed people to be their best.
Bazı insanlar suşiyi elleriyle yerler.
- Some people eat sushi with their hands.
He would not be alone, who all things can; / But peopled Heav'n with Angels, Earth with Man.
The ox knows its owner, and the ass its master's crib; but Israel does not know, my people does not understand.
Can I have one of my people get back to your people, Mr. President? She tried to slam the phone back into the base and failed.
My people lived through the Black Plague and the Thirty Years War.
/ As thick and numberless / As the gay motes that people the Sun Beams, /.
... pregnancies and educate all children to give people control over their bodies and over ...
... People are adopting these devices at an amazing pace ...