Genç hayvanlar hızla yeni bir çevreye uyum sağlarlar.
- Young animals adapt quickly to a new environment.
Tom Mary'ye en genç kızı için ne zaman bir çift yeni ayakkabı alacağını sordu.
- Tom asked Mary when she was going to buy a new pair of shoes for her youngest daughter.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Gençler yaşlılara saygı göstermeliler.
- The young should respect the old.
O şarkıyı duyduğumda, gençlik günlerimi hatırlarım.
- When I hear that song, I remember my younger days.
Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.
- Your story reminded me of my younger days.
O sağlam genç bir adam.
- He is a robust young man.
John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
Bazı hayvanlar yavrularını yerler.
- Some animals eat their young.
Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.
O, benden beş yaş küçük.
- She is five years younger than me.
Sam Tom'dan iki yaş küçük.
- Sam is two years younger than Tom.