الإنجليزية - التركية
تعريف the land bordering on, or adjacent to, the sea; the seashore في الإنجليزية التركية القاموس.
- seaside
- sahil
Yarın sahile gidebilir misin?
-Can you go to the seaside tomorrow?
Rio'da bir yüksek sahil bisiklet yolu çöktü.
-An elevated seaside bike path collapsed in Rio.
- seaside
- {i} deniz kenarı
Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
-Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
Tatilde deniz kenarına giderdik.
-We used to go to the seaside on holiday.
- seaside
- {s} sahile ait
- seaside
- {i} deniz kıyısı
- seaside
- {s} sahildeki
- seaside
- {s} deniz kıyısındaki
- seaside
- deniz kenar
Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
-Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
O, deniz kenarı villası almanın peşinde koşuyor.
-He is bent on buying the seaside villa.
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف the land bordering on, or adjacent to, the sea; the seashore في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- seaside
the land bordering on, or adjacent to, the sea; the seashore
الواصلة
the Land bordering on, or ad·ja·cent to, the sea; the sea·shoreالنطق
Resimler
السابق
المفضلات