the inevitable passing of events from past to present then future

listen to the pronunciation of the inevitable passing of events from past to present then future
الإنجليزية - التركية

تعريف the inevitable passing of events from past to present then future في الإنجليزية التركية القاموس.

time
zamanı göre ayarlamak
time
zamanını/hızını kaydetmek
time
{i} tempo
time
(Kanun) önel
time
çarpı

Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı. - Tom has been struck by lightning three times.

Dört çarpı beş yirmidir. - Four times five is twenty.

time
dem

O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu. - There were no railroads at that time in Japan.

Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı. - I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.

time
süre

Onlar uzun süredir burada yaşıyor. - They have lived here for a long time.

Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim. - I haven't seen anything of him for some time.

time
çağ

Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur. - The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.

Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım. - I had a call from her for the first time in a long time.

time
vakit

Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak. - He will be talking with his family at this time tomorrow.

Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır. - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.

time
{i} zaman

Zamanın ölçüsü nedir? - What are the measures of time?

Bir zaman makinen olduğunu hayal et. - Imagine that you have a time machine.

time
{f} saat tutmak
time
{f} zamanlama yapmak
time
{i} doğum zamanı
time
{f} süre tutmak
time
{i} zaman, vakit: It'll take a long time. Çok zaman ister. It's time for bed. Artık yatma zamanı geldi. Now's exactly the right time! Şimdi tam
time
{f} zamanlama yap
time
{i} vade
time
(isim) zaman, aralık, vakit, çağ, süre, vade, uygun zaman, doğum zamanı, tempo, kere
الإنجليزية - الإنجليزية
time
the inevitable passing of events from past to present then future

    الواصلة

    the in·e·vi·ta·ble pass·ing of events from past to pres·ent then fu·ture

    التركية النطق

    dhi înevıtıbıl päsîng ıv ivents fırm päst tı prizent dhen fyuçır

    النطق

    /ᴛʜē ənˈevətəbəl ˈpasəɴɢ əv ēˈvents fərm ˈpast tə prēˈzent ˈᴛʜen ˈfyo͞oʧər/ /ðiː ɪnˈɛvətəbəl ˈpæsɪŋ əv iːˈvɛnts fɜrm ˈpæst tə priːˈzɛnt ˈðɛn ˈfjuːʧɜr/
المفضلات