Bebeğin bakımı benim görevim.
- Taking care of the baby is my job.
Benim görevim donuk ve sıkıcı.
- My job is dull and boring.
Ann, bir iş bulamıyor.
- Ann can't find a job.
İşinden ayrılmaya karar verdi.
- She decided to quit her job.
Kendime seçtiğim meslekten çok gururluyum.
- I'm very proud of the job I chose myself.
O çok stresli bir meslek.
- It's a very stressful job.
Benim işyeri ile iyi bir iş yaparım.
- I do a good job with my work.
Tom işini seven mutlu bir adam ve işyeri hakkında iyi hissediyor.
- Tom is a happy guy who likes his job and feels good about his workplace.
Tom işini bırakması gerektiği konusunda Mary'yi ikna etmekte zorluk yaşadı.
- Tom had difficulty convincing Mary that she should quit her job.
Tom, Mary'yi işinden ayrılmaya ikna etmekte zorluk yaşadı.
- Tom had difficulty convincing Mary to quit her job.
Herkes komik roller oynamanın diğerlerinden daha zor olduğunu iddia ediyor fakat bu hiç doğru değil. Herhangi bir alanda, iyi bir iş yapmak her zaman zordur.
- Everyone claims that it's harder to play comic roles than others, but that's not true at all. Doing a good job is always difficult, in any area.
İyi bir iş yapmak istiyorsanız acele etmeyin.
- If you want to do a good job, don't rush through it.