Tom'un işi aşırı stress yaratıyor.
- Tom's job creates extreme stress.
Öneriniz biraz aşırı.
- Your proposal is a bit extreme.
Çok tembel görünüyorsun.
- You seem to be extremely lazy.
Onun fikirleri benim için çok aşırı.
- His ideas are too extreme for me.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Mary aşırı derecede çekici.
- Mary is extremely attractive.
Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
- The town is located in the extreme north of Japan.
Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti.
- Fadil went to extremes to cover up his greed.
Tom son derece şiddetli.
- Tom is extremely violent.
Onlar olağanüstü durumlar.
- They are the extreme cases.