Korkunç derecede başım ağrıyor.
- I have a bad headache.
Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
- Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
Tom sadece başlıklara baktı.
- Tom only glanced at the headlines.
Tom genellikle sadece başlıkları okur.
- Tom usually only reads the headlines.
Bir fincan kahve kafamı aydınlattı.
- A cup of coffee cleared my head.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
- Two heads are better than one.
Pour me a fresh beer; this one has no head.