Gün batımı batıda parlıyor.
- The sunset glows in the west.
Asla böylesine güzel bir gün batımı görmedim.
- Never have I seen such a beautiful sunset.
Ne güzel bir günbatımı!
- What a beautiful sunset!
Böyle güzel bir günbatımını hiç görmedik.
- Never did we see such a beautiful sunset.
Gün batımından sonra, alanın üzerinde ince bir sis belirdi.
- After sunset, a thin mist appeared over the field.
Gün batımından yaklaşık kırk beş dakika sonra vardık.
- We arrived about forty-five minutes after sunset.
Tom günbatımına bakarken teneke düdüğünü çalarak rıhtımda oturmayı sever.
- Tom likes to sit on the dock playing his tin whistle while looking at the sunset.
Bu, bugüne kadar gördüğüm en güzel günbatımı.
- This is the most beautiful sunset that I have ever seen.
Tom balkonda güneşin batışına bakıyordu.
- Tom was on the balcony, looking at the sunset.