Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
- Your enemies are just an illusion.
İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
- Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
Aşk var mı yoksa sadece bir yanılsama mı?
- Does love exist or is it only an illusion?
Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.
- Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
Her şey sadece bir göz aldanması.
- Everything is just an illusion.
İnsanlar dişleri olmadan, saçları olmadan, hayalleri olmadan doğarlar. Ve aynı şekilde ölürler: dişleri olmadan, saçları olmadan ve hayalleri olmadan.
- Man is born without teeth, without hair, and without illusions. And he dies the same way: without teeth, without hair, and without illusions.
Her şey bir hayalden ibaret.
- Everything is just an illusion.
Daimi barış, illüzyondan başka bir şey değildir.
- Permanent peace is nothing but an illusion.
Tom'un gelecek hakkında hiç illüzyonları yoktu.
- Tom didn't have any illusions about the future.