Gündüz vakti okumayı severim.
- I like reading by daylight.
Birkaç saniye önce ben açık havada ve parlak gün ışığındaydım ve şimdi gözlerim bu karanlıkta bana hizmet etmeyi reddediyor.
- A few seconds ago I was in the open air and the bright daylight, and now my eyes refuse to serve me in this darkness.
Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.
- Very large windows assure abundant natural daylight.
Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- Mother looked at me with tears in her eyes.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Gözlerimi tekrar açar açmaz, Amina bira bardağının tabanından bana bakıyordu.
- Once I opened my eyes again, Amina was staring at me through the bottom of her beer glass.
Gözlerimi kontrol ettirmek için hastaneye gittim.
- I went to the hospital to have my eyes tested.
... before our very eyes. CROWLEY: Because we're ' we're closing ...
... little fire in their eyes. ...