Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

the darkest part of an image with discernible details

listen to the pronunciation of the darkest part of an image with discernible details
الإنجليزية - التركية

تعريف the darkest part of an image with discernible details في الإنجليزية التركية القاموس.

shadow
{i} gölge

Tom özel bir dedektif tarafından gölge gibi izlendiğini düşünüyor. - Tom thinks he's being shadowed by a private detective.

O kendi gölgesinden korkar. - He is afraid of his own shadow.

shadow
(Askeri) keşif uçağı
shadow
bozmak
shadow
keder
shadow
gizlice izlemek
shadow
{f} gölgele

Gölgelerin kenarları keskin ya da yumuşak olabilir. - The edges of shadows can be sharp or soft.

Kendilerini gölgelerde sakladılar. - They hid themselves in the shadows.

shadow
hayalet

Hayaletlerin gölgeleri var mı? - Do ghosts have shadows?

shadow
ayrılmaz arkadaş
shadow
nebze
shadow
birinin peşinden ayrılmayan kimse
shadow
{f} tasavvur etmek
shadow
{i} hüzün
shadow
{i} (of) zerre kadar, en ufak bir
shadow
gözcü
shadow
{f} belli etmek
shadow
akis
shadow
(Tıp) Normal rengini kaybetmiş soluk eritrosit (hemoliz sonucu)
shadow
{i} kayırma
shadow
(isim) gölge, karanlık, karartı, siluet, hayal, hayalet, zerre, iz, can yoldaşı, peşinden ayrılmayan hayvan, hüzün, keder, rahatsız eden duygu, koruma, kayırma
الإنجليزية - الإنجليزية
shadow
the darkest part of an image with discernible details

    الواصلة

    the darkest part of an im·age with dis·cern·i·ble details

    التركية النطق

    dhi därkıst pärt ıv ın îmıc wîdh dîsırnıbıl dîteylz

    النطق

    /ᴛʜē ˈdärkəst ˈpärt əv ən ˈəməʤ wəᴛʜ dəˈsərnəbəl dəˈtālz/ /ðiː ˈdɑːrkəst ˈpɑːrt əv ən ˈɪməʤ wɪð dɪˈsɜrnəbəl dɪˈteɪlz/
المفضلات