Kalabalık, çoğunlukla kadınlar ve çocuklardı.
- The crowd was mostly women and children.
Bu kalabalık bana Tokyo caddelerini hatırlatıyor.
- This crowd reminds me of the streets of Tokyo.
Kalabalık ile birlikte gidin.
- Go along with the crowd.
Yangını görmek için bir kalabalık toplandı.
- A crowd gathered to see the fire.
Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
- A crowd gathered at the scene.
Oyun iyi bir topluluk çekti.
- The game drew a good crowd.
Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.
- Luciano might have the crowd behind him, but he's still wet behind the ears.
Kütüphanenin önünde bekleyen bir sürü öğrenci vardı.
- There was a crowd of students waiting in front of the library.
Bir insan kalabalığı, geçit resmini izlemek için toplandı.
- A crowd of people gathered to see the parade.
Muazzam bir insan kalabalığı bekledi.
- A huge crowd of people waited.
There was a crowd of toys pushed beneath the couch where the children were playing.
That obscure author's fans were a nerdy crowd which hardly ever interacted before the Internet age.
He went not with the crowd to see a shrine. -- Dryden.
... ( crowd cheering ) ...
... I hear the crowd start screaming at the end of the song, at which point, I'm just like ...