Tom kırık bir kalpten öldü.
- Tom died of a broken heart.
Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
- With her heart pounding, she opened the door.
O konuklarını yürekten ağırladı.
- She gave her guests a hearty reception.
Ona yürekten teşekkür ettim.
- I thanked him from the bottom of my heart.
Ben seni gönülden destekliyorum.
- I heartily support you.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
Sana söyleyecek cesaretim yoktu.
- I didn't have the heart to tell you.
Beklenildiği gibi, Yeni Yıl Arefesinde Tom cesaret buldu ve topallayarak partiye yürüyebildi.
- Tom took heart and, sure enough, on New Year's Eve he was able to hobble along to a party.
Korku kalbime süzüldü ve orada yerleşti.
- Fear crept into my heart and settled there.
Bu, korkaklara göre değil.
- It's not for the faint of heart.
Çok üzgündü ve kendini astı.
- He was heartbroken and hanged himself.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
- Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
I heart you (I love you).
Kalbini aç; güzel aşk cümleleri yaz!
- Open your heart; write beautiful love sentences!
Ama aşk kalbinizi kırabilir.
- But love can break your heart.