Tom bir sicim kuramcısı.
- Tom is a string theorist.
Polis, sahnenin arkasında sicim çeken biri olduğunu söylüyor.
- The police say there's someone pulling string behind the scenes.
Bir dizi felaket bölgeyi vurdu.
- A string of disasters struck the region.
Piyano tellerinden birisi kırılmış.
- One of the piano strings is broken.
Tom aldığı eski gitara yeni teller taktı.
- Tom put new strings on the old guitar that he had just bought.
Tom yaylı sazlar dörtlüsü duyduğunda sık sık Mary'yi düşünür.
- Tom often thinks of Mary when he hears a string quartet.
no strings attached.