Bazı delikanlılar tenis oynar diğerleri futbol.
- Some boys play tennis and others play soccer.
Karthik bir delikanlıdır.O iyi bir delikanlıdır.
- Karthik is a boy. He is a good boy.
Oğlana gönderilen mektupta ilginç bir öykü vardı.
- There was an interesting story in the letter to the boy.
Küçük oğlan hayvanat bahçesinde.
- The little boy is at the zoo.
Odada kaç tane erkek çocuk var?
- How many boys are there in the room?
İki erkek çocuk yemeklerini kendi aralarında pişirdi.
- The two boys cooked their meal between them.
Vay be, bu cümle de amma tantana kopardı.
- Boy, that sentence sure caused a kerfuffle.
Benim bütün oğullarım büyüdü.
- My boys are all grown up.
Oğullarım benim her şeyimdir.
- My boys are my everything.
Küçük çocuk yolun aşağısında kayboldu.
- The little boy disappeared down the road.
Bütün erkekler aşağıya baktı.
- All the boys looked down.
Yönetimin neden forvetin taleplerine bu kadar kolay bir şekilde girdiğini bilmiyorum.
- I don't know why the management submitted to the striker's demands so easily.
Sendika yönetimle pazarlık yaptı.
- The union bargained with the management.
Don't boy me!.
I like the boy.''.
Dost thou call me fool, boy?.
Here, boys, heel; yes, Bobby, show the puppies how, good boy!.
Steve is a boy of 16.
That's my boy.
When the 'dipenda' (independence movement) in Belgian Congo turned violent, the white colonisators' often materially privileged black domestic boys were mistrusted and often abused as collaborators.
Boy, I wish I could go to Canada!.
Me and my boy grew up together in Southside.
I'm sorry I couldn’t meet you earlier but I spent all night working for the man.
You’re the man!.
I walked the length of the street.
- Cadde boyunca yürüdüm.
Our boat won by two lengths.
- Teknemiz iki boyla kazandı.
Tom and Jim are the same height.
- Tom ve Jim aynı boydalar.
What is the average height of the players?
- Oyuncuların boy ortalaması nedir?
Members of that tribe settled along the river.
- O kabilenin üyeleri nehir boyunca yerleşti.
The Gauls are close to the Germanic tribes.
- Galyalılar, Germen boylarına yakındır.
It's difficult to visualize four dimensions.
- Dört boyutluları görselleştirmek zordur.
What are the dimensions of the room?
- Odanın boyutları nedir?
It is important to recognize the extent of one's ignorance.
- Birinin cehaletinin boyutunu bilmek önemlidir.
Dan doesn't know the extent of Linda's criminal history.
- Dan, Linda'nın suç tarihinin boyutunu bilmiyor.
Tom was small in stature.
- Tom boy olarak küçüktü.
I am not a dwarf. I am of short stature.
- Ben cüce değilim. Kısa boyluyum.
I have a full-length mirror in my bedroom.
- Yatak odamda bir boy aynası var.
Tom stood in front of a full-length mirror, looking at himself.
- Tom kendisine bakarak bir boy aynasının önünde durdu.
Your book is double the size of mine.
- Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
A person's heart is approximately the same size as their fist.
- Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.
- Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü.
I wish I could figure out how to get my car painted without paying a lot of money.
- Keşke çok para ödemeden arabamı nasıl boyatacağımı bulabilsem.
... when you're mine a Jimmy cute boy ...
... And I had to make out with a boy. ...