O, peçeteyi çenesinin altına sıkıştırdı.
- He tucked the napkin under his chin.
Onun çenesine vurdum.
- I hit him on the chin.
Benim hayalim, akıcı bir şekilde Çince konuşmak.
- My dream is to speak Chinese fluently.
Çinceyi iyi konuşmak zordur.
- It is difficult to speak Chinese well.