Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
- Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
Trafik kazalarında ölen insan sayısı şaşırtıcıdır.
- The number of people who die in traffic accidents is surprising.
Tom sürpriz bir karar aldı.
- Tom made a surprising decision.
Şimdi bu sürpriz değil.
- That's not surprising nowadays.
Onun istifa etmesi şaşırtıcı değildir.
- It is not surprising that he resigned.
Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.
- It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.