Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
- My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.
O, bu bahar otuz yıldır öğretmenlik yapıyor olacak.
- He will have been teaching for thirty years this spring.
Okulumuz onun öğretim metotlarını benimsedi.
- Our school adopted his teaching methods.
Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- I believe in this method of teaching.
Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
- He earns his living by teaching English.
Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
- Your method of teaching English is absurd.
Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
- In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.
Okulu müdürümüz derse girmez.
- Our principal does no teaching.
Bayan Jones, bilgisayar bilimleri öğretiyor.
- Mrs. Jones is teaching computer science.
Tom bize Fransızca öğretiyor.
- Tom is teaching us French.