Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Beklemenin bir faydası yok.
- There's no point in waiting.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Kütüphanenin önünde beni bekleyen bir arkadaşım var.
- I have a friend waiting for me in front of the library.
Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.
- There were some guests waiting in the drawing room.
Jim kızgın çünkü sinema randevusu gerçekleşmedi ve yağmurda onu bekleyerek bir saat geçirdi.
- Jim's angry because his date for the movie stood him up and he wasted an hour waiting for her in the rain.
Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim.
- I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.