the act of putting something somewhere

listen to the pronunciation of the act of putting something somewhere
الإنجليزية - التركية

تعريف the act of putting something somewhere في الإنجليزية التركية القاموس.

deposit
{i} emanet

Benim emanet anahtarını bulamıyorum. - I can't find my safety deposit key.

Ona bir emanet verdim ve sonra o ortadan kayboldu. - I gave him a deposit and then he disappeared.

deposit
depo

Bir güvenlik depozitosuna ihtiyacın var mı? - Do you require a security deposit?

Daire için 900 euro depozito ödedi. - She paid a €900 deposit for the appartment.

deposit
birikinti
deposit
{i} yatırılan para
deposit
(Tıp) Tortu, çöküntü, çökelti
deposit
tortu
deposit
bırakmak
deposit
kapora
the act of
eyleminin
deposit
(isim) depozito; tortu; katman; teminât, emanet, mevduat; yatırılan para
deposit
{f} yumurtlamak
deposit
{i} mevduat

Bankada 500.000 yenlik bir mevduatım var. - I have a deposit of 500,000 yen at the bank.

Bu mevduat yüzde üç faiz taşımaktadır. - This deposit bears three percent interest.

deposit
{i} teminât
deposit
(Nükleer Bilimler) tortu,yatak (madencilik)
deposit
{f} para yatırmak

Biraz para yatırmak istiyorum. - I want to deposit some money.

Beyefendi, ben para yatırmak istiyorum. Bunu nasıl yaparım? - Sir, I would like to deposit my money. How do I do that?

deposit
{i} depozit, depozito; kaparo, pey akçesi: The salesman asked for a thirty million lira deposit. Satıcı otuz milyon lira depozit
deposit
deposit account mevduat hesabı
deposit
{f} tortu bırakmak
deposit
{i} katman
deposit
(fiil) yerleştirmek; yatırmak, bankaya yatırmak, para yatırmak; emanet etmek; yumurtlamak; tortu bırakmak; çökelmek
الإنجليزية - الإنجليزية
deposit
deposition
the act of putting something somewhere

    الواصلة

    the act of put·ting some·thing some·where

    التركية النطق

    dhi äkt ıv pûtîng sʌmthîng sʌmhwer

    النطق

    /ᴛʜē ˈakt əv ˈpo͝otəɴɢ ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈsəmˌhwer/ /ðiː ˈækt əv ˈpʊtɪŋ ˈsʌmθɪŋ ˈsʌmˌhwɛr/
المفضلات