the act of perceiving, sight, vision

listen to the pronunciation of the act of perceiving, sight, vision
الإنجليزية - التركية

تعريف the act of perceiving, sight, vision في الإنجليزية التركية القاموس.

seeing
dolayı

Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim. - I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.

seeing
bağ. (that) -eceğine göre; -diğine göre; hazır ...; madem, mademki: Seeing you're going to get her mail, would you mind getting mine too
seeing
{i} görme

Bu nisanda seni görmeye can atıyorum. - I'm looking forward to seeing you this April.

Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim. - I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.

seeing
görerek

Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm. - Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now.

seeing
{f} gör

O, habere heyecanlanmadığına göre, onu önceden biliyor olmalı. - Seeing that she was not excited at the news, she must have known it.

Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı. - The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.

seeing
görüyorum

O kızı görüyorum.

Hâlâ Tom'u görüyorum. - I'm still seeing Tom.

Sanırım geleceğimi görüyorum. - I think I'm seeing my future.

the act of
eyleminin
seeing
(isim) görme
seeing
için

Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum. - I'm looking forward to seeing you in a wedding dress.

Seni görmek için can atıyorum. - I'm looking forward to seeing you.

seeing
(bağlaç) madem, mademki
seeing
yüzünden
seeing
conj. madem
seeing
mademki

Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur. - Seeing that she is tired, we had better stop for a while.

Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum. - Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.

الإنجليزية - الإنجليزية
{n} seeing
the act of perceiving, sight, vision
المفضلات