Bu denize doğru geçiştir.
- This is the passage to the sea.
Azınlık partisi, faturaların geçişini engellemek için son çabayı sarfetti.
- The minority party made a last-ditch effort to block passage of the bills.
Binanın içinde gizli bir geçit bulduk.
- We found a secret passage into the building.
Solda gizli bir geçit var.
- There's a secret passage on the left.
Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
- They fled through a secret passageway.