O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.
- He enjoyed reading detective stories.
Okumayı yazmaya tercih ederim.
- I prefer reading to writing.
Bu kitap iki kez okumaya değer.
- This book is worth reading twice.
Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?
- Do you think this book is worth reading?
Onlar kendi gazetelerini okuyor.
- They are reading their newspapers.
O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
- Is she reading a book? Yes, she is.
Diğer bazı kitapları okumaya çalışmayı planlıyorum.
- I plan to try reading some other books.
Onların arabalarında önce Irak sonra Fransa diye okunan çıkartmalar vardı.
- They had stickers on their cars reading: First Iraq then France.