the act of desiring or choosing

listen to the pronunciation of the act of desiring or choosing
الإنجليزية - التركية

تعريف the act of desiring or choosing في الإنجليزية التركية القاموس.

willing
{s} istekli

O,o kediye bakmak için istekliydi. - He was willing to care for that cat.

Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi. - My sponsor was willing to agree to my suggestion.

willing
gönüllü

Tom bir şey denemek için gönüllü. - Tom is willing to try anything.

Gönüllüler koalisyonu. - The coalition of the willing.

willing
gönülden gelen
willing
rıza gösteren
willing
gönlü olmak
willing
içten gelen
willing
{f} iste

Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi. - My sponsor was willing to agree to my suggestion.

O,o kediye bakmak için istekliydi. - He was willing to care for that cat.

the act of
eyleminin
willing
istekli hazır
willing
{s} 1. rıza gösteren; istekli; hevesli: He was a very willing accomplice. Suç ortağı olmaya dünden razıydı. She was a willing source of
willing
{s} gönülden
willing
{s} hazır

Ben teklifini kabul etmeye hazırım. - I'm willing to accept your offer.

Eğer yapmamı istiyorsan, sana yardım etmeye hazırım. - I'm willing to help you if you want me to.

willing
willinglyisteyerek
willing
içten
willing
{s} razı

Böyle yüksek bir bedel ödemeye razı değilim. - I'm not willing to pay such a high price.

Onu hala bedava yapmaya razıyım. - I'm still willing to do that for free.

willing
{s} candan
willing
rıza gösteren; istekli; hevesli: He was a very willing accomplice. Suç ortağı olmaya dünden razıydı. She was a willing source of
willing
gönüllülük
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} willing
the act of desiring or choosing

    الواصلة

    the act of de·sir·ing or choosing

    التركية النطق

    dhi äkt ıv dîzayırîng ır çuzîng

    النطق

    /ᴛʜē ˈakt əv dəˈzīərəɴɢ ər ˈʧo͞ozəɴɢ/ /ðiː ˈækt əv dɪˈzaɪɜrɪŋ ɜr ˈʧuːzɪŋ/
المفضلات