Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Tom babasını etkilemek için çok çalışıyor.
- Tom has been trying hard to impress his father.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.