the act of causing something to go (especially messages)

listen to the pronunciation of the act of causing something to go (especially messages)
الإنجليزية - التركية

تعريف the act of causing something to go (especially messages) في الإنجليزية التركية القاموس.

sending
{i} gönderme

Diğer koloniler yardım etmek için asker göndermeye başladı. - The other colonies began sending troops to help.

Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir. - Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.

sending
(Bilgisayar) gönderilen
sending
(Bilgisayar) gönderirken

Onu hastaneye gönderirken hiç zaman kaybetmedik. - We lost no time sending him to the hospital.

sending
(Bilgisayar) gönderiyor

Sana ailemin bir resmini gönderiyorum. - I am sending you a picture of my family.

Sana hava yoluyla bir doğum günü hediyesi gönderiyorum. - I am sending you a birthday present by air mail.

sending
(Bilgisayar) gönderiliyor
sending
yollama
sending
{f} gönder

Onu Kaliforniya'ya gönderiyorum. - I'm sending her to California.

Senin adına birini göndermek yerine, sen gitsen ve şahsen konuşsan daha iyi olur. - Instead of sending somebody on your behalf, you had better go and speak in person.

sending
göndererek

Dizel göndererek bana yardım eder misin? - Could you help me by sending diesel?

Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor. - A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.

the act of
eyleminin
sending
{i} sevk
الإنجليزية - الإنجليزية
sending
the act of causing something to go (especially messages)
المفضلات